1 Nisan 2024 Pazartesi

EL ELİN NESİNE GÜLEREK GİDER YASINA

başlık tutar mı, bilmiyorum ama içimi dökmek istedim. benim durumumda olan başka insanlar var mı, merâk ediyorum.
evet, insanların ölmesini umursa(ya)mıyorum ve bu durum, canımı fazlasıyla sıkıyor. bâzen insanlıktan uzaklaştığımı bâzen otizmli, asperger sendromlu bir birey olduğumu düşünüyorum.
gündemde, filistin-isrâil savaşı var. kimin haklı kimin haksız olduğunu tartışmıyorum, bu yazının konusu değil. onca katliam, vahşet, ceset görüntüsünü izledim; umurumda olmadı. ulan tüm isrâil ve filistin ölse zerre kadar umursamam. bana ne içine tüküreyim.
deprem oldu, mesâi arkadaşlarımdan 4 kişi öldü; umurumda olmadı. çevremden, tanıdıklardan, akrabâlardan ölenler oluyor; ben ise hiç oralı olmuyorum. yarın kalksam (âilem hâriç) dünyadaki tüm insanlar ölse o kadar umurumda olmaz yine. pek üzülmem.
sâdece kendimi ve âilemi düşünüyorum hayatta. bu da beni rahatsız ediyor. çünkü dünyâ için endişelenen, kendinden başkalarını da düşünen, empati duygusu gelişmiş, başkalarının acılarını hissedebilen bir insan olmayı istiyorum. tâ ki insanların gerçek yüzlerini görene kadar...
aslında biliyorum: diğer insanlar da benim gibi... herkes; bencil, umursamaz, menfaatperest, açgözlü, konfor düşkünü, lüks ve haz peşinde... herkes "üzülüyormuş gibi" yapıyor sâdece... ama ne bileyim, canım sıkılıyor bu duruma. çünkü insanlıktan gitgide uzaklaştığımı hissediyorum. sokaktaki başıboş köpeklere nasıl bakıyorsam insanlara da öyle bakıyorum.
bâzen içimden,
"yansın dünyâ lan!.. bana bir şey olmadıktan sonra herkes gebersin içine tüküreyim. akşam aç kalmayayım, yatacak yerim olsun, sağlık sorunum olmasın; isterse dünyâdaki herkes bir anda ölsün; umurumda değil!.. tek derdim, akşam yiyeceğim yemek." diyorum.
gerçi bu durum yalnızca bana ârız bir belâ değil sanırım. çünkü atalar ne güzel söylemiş:
el, elin nesine; gülerek gider yasına...

***

"Elcevap: Nasıl ki ehl-i hamiyet bir insan, dostların hayatını kurtarmak için kendini feda eder. Öyle de, ehl-i imanın hayat-ı ebediyelerini tehlikeli düşmanlardan muhafaza etmek için, lüzum olsa—hem lüzum var—kendim, değil yalnız lâyık olmadığım o makamları, belki hakikî hayat-ı ebediyenin makamlarını dahi feda etmeye, Risale-i Nur’dan aldığım ders-i şefkat cihetiyle terk ederim."

"Sonra, ben cemiyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Seviyeli yorumlar yayınlanacaktır.

ÇOKLU KODLAMA

"Eco, kendi romanlarını çifte kodlama yöntemiyle yazdığını söyler. Ona göre bu, daha geniş kitlelere ulaşmasının sırrını oluşturmaktadı...