23 Şubat 2024 Cuma

"GÜLEN BİR DÜNYA OLMAZ MI DERSİN"

"Gülen bir dünya
Olmaz mı dersin?
İnsan insanı
Sevmez mi sufi?"
(MFÖ - SUFİ)

"Arkadaş! İman, bütün eşya arasında hakikî bir uhuvveti, irtibatı, ittisali ve ittihad rabıtalarını tesis eder. Küfür ise, bürudet gibi, bütün eşyayı birbirinden ayrı gösterir ve birbirine ecnebî nazarıyla baktırır. Bunun içindir ki, mü’minin ruhunda adâvet, kin, vahşet yoktur. En büyük bir düşmanıyla bir nevi kardeşliği vardır. Kâfirin ruhunda hırs, adâvet olduğu gibi, nefsini iltizam ve nefsine itimadı vardır. Bu sırra binaendir ki, dünya hayatında bazan galebe kâfirlerde olur. Ve keza, kâfir, dünyada hasenatının mükâfatını filcümle görür. Mü’min ise, seyyiatının cezasını görür."

"İşte, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın mucizâne terbiyesine bak ki, nasıl ednâ bir kederle ve küçük bir gamla başı dönüp sersemleşen ve küçük bir mikroba mağlûp olan bu küçük insan, terbiye-i Kur’ân ile ne kadar teâli ediyor. Ve ne derece letâifi inbisat eder ki, koca dünya mevcudatını, virdine tesbih olmakta kısa görüyor. Ve Cenneti zikir ve virdine gaye olmakta az gördüğü halde, kendi nefsini Cenâb-ı Hakkın ednâ bir mahlûkunun üstünde büyük tutmuyor." https://sorularlarisale.com/risale-i-nur-kulliyati/lemalar/on-yedinci-lema/209

“Bizim Sadık’ın (Çalışkan) çocuklarıyla beraber Nazilli’den İzmir’e giderken bir öğretmen anlatmıştı. ‘Başçavuş,’ de­di, ‘Üstad’ı karakola çağırıyor; Üstad gitmiyor, kızıyor başçavuş, ‘Ben ona göstereyim!’ diyor, gidiyor. Bir de bakıyor ki Üstad, fareyle kediye bir yalakta yemek yediriyor... Üs­tad da başında... Kapının arkasında böyle bir avlu var. ‘Allah, Allah!’ diyor ‘Ben mi deliyim!’ Ciddi ciddi bakı­yor; fare ile kedi bir kapta beraber yemek yiyorlar, Üstad da orada. Diyor: ‘Bu adamla başa çıkılmaz. Bu ada­ma ilişilmez. Kalkıp gidiyor.” https://sorularlarisale.com/taniyanlarin-dilinden/bayram-yuksel

Üstad Bediüzzaman Said-İ Nursİ Hz.leri, Barla’nın bir tepesinde tabiatla bütünleşmiş bir halde Namaz kılmış, dua etmektedir. Bu sırada, yarım metrelik bir yılan ona doğru gelmektedir.
Bediüzzaman’ın sırtı yılana dönük durumdadır. Ancak daha geride bulunan talebeleri yılanı görmüş ve heyecanlanmışlardır. Ancak Üstada daha yakın olan bir talebesi onların yılana müdahalesini önler ve eliyle dokunmayın işareti yapar. Yılan gelir ve başıyla Bediüzzaman’ın cübbesine arkasından dokunur. Arkada bulunan talebeler çok heyecanlanır, ama yine müdahaleye müsaade yoktur. Biraz bekledikten sonra, yılan başını bir kere daha Üstadın cübbesine dokundurur. Ancak Bediüzzaman, duasına ara vermez. Nİhayet üçüncü kere yılanın dokunuşunu duyan Bediüzzaman, arkasına döner ve der ki; Sen biraz Sabredemez misin? Bu Durumu gören talebelerinin heyecanı son haddine ulaşmıştır. Bediüzzaman, biraz daha dua eder ve sonra talebesine seccadeyi kaldırmasını söyler. Talebesi hemen gelip seccadeyi kaldırır. Yılan da oradaki deliğe akıp kaybolur. Meğer Bediüzzaman Said-i Nursi Hz.nin seccadesini tam yılan deliğinin üzerine sermişler…
https://nurdanhaber.com/tr-tr/haberler/26554/ustad-ve-yilan/  
"Kesinlikle ne bir sineğin ne bir tahtakurusunun ve ne de bir karıncanın, Üstadı rahatsız ettiğini görmedik. Hatta Emirdağ'ında kalırken, Üstad'ın bulunduğu yerde çok tahtakurusu olduğu hâlde Üstad'ı rahatsız etmiyorlardı. Üstad da onlardan rahatsız olmuyordu. Tahtakurularını temizlememize de müsaade etmezdi. Tahtakuruları için, 'Onlar benim zikir arkadaşımdırlar.' derdi."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Seviyeli yorumlar yayınlanacaktır.

ÇOKLU KODLAMA

"Eco, kendi romanlarını çifte kodlama yöntemiyle yazdığını söyler. Ona göre bu, daha geniş kitlelere ulaşmasının sırrını oluşturmaktadı...